[11. KCY Blog Tur] Beni Yarına Bırakma - Burçin Çelik Kitap Yorumu | Yazarla Söyleşi

By Kitapların Senfonisi (Büşra) - Kasım 27, 2014

TANITIM
Kitabın adı: Beni Yarına Bırakma
Yazar: Burçin Çelik
Sayfa sayısı: 520
Türü: Dram, Romantik
Yayın evi: Postiga Yayınları

Sadece üç harfli bir kelime, aşk... Tüm duyguları barındıramaz ki içinde! Hiç ummadıkları anda aşkla çarpılan Selma ve Selim birbirlerine ait olmadıkları halde sevebilirler mi aşkla? Bazen aşka direnmek yersizdir. İnkâr ettiğimiz ne varsa imkânsızlıktan çıkar, korkularımıza, çaresizliklerimize rağmen sarılır bize aşk diye.

Selim de Selma'yı da böyle buldu aşk... Kimsesizliklerinin, korkularının arasında. Birbirleriyle sınanıp, akıllarıyla savaştılar; her mağlup çıkışlarında araflarından birbirlerine bir adım daha yaklaştılar. Aşk günahlarınla sınanmaktı belki de, masumiyetini yaktıkça aklanmaktı. Bedel ödedikçe daha çok yanmaktı. Yandıkça pervane misali ateşe çekilmekti. Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü araflara sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.

YORUM
11. blog turumuzun konuğu Yamakdan blogunun sevgili yazarı Burçin Çelik'in ilk kitabı Beni Yarına Bırakma oldu! Öncelikle belirteyim ki, kitabın anlatım tarzını çok sevdim. Akıcılığından ziyade zaman kavramına bayıldım. Bir bölümde Selim ve Selma'nın günümüzdeki yaşamlarını okurken diğer bölümde 5 yıl önceki yaşadıklarına tanık oluyoruz. Her iki sahnede de farklı sorunlar ele alındığı için büyük bir merakla okuyup bitirdim kitabı.

Yıl: 2007
Bu bölümde Selim ve Selma'nın ilişkilerinin ilk zamanlarına tanık oluyoruz. Tanışma dönemi ve birlikte atlattıkları sorunlar...
Selma arkadaşlarıyla gittiği bir barda karşılaştığı adamdan çok hoşlanmıştı ama bardan alelacele çıkarken onu ilk ve son görüşü olduğunu düşünüyordu. Ta ki staj için bir şirkete başvuruya gidene kadar. Barda karşılaştığı adam kanlı canlı karşısında duruyordu. Hem de patronu olarak!
Selim evliydi. Dolayısıyla Selma bu ilişkiye hep diretiyordu. Selma, Selim'in evliliğinin sadece kağıt üzerinde bir anlaşmadan ibaret olduğunu öğrendiğinde artık diretmiyordu ve aşka yenik düşmüştü. Tabii sorunlar peşini bırakmıyordu...

Yıl: 2012
Bu bölümde ise hayatları daha iyi ya da daha kötü bir hal almış bir Selim ve Selma ilişkisiyle karşılaşıyoruz.
Selma hamileydi, Selim'in onu sevdiğine inanmıyordu ama Selim'e körkütük aşıktı. Çocuğu aldıracaktı ta ki Selim durumu fark edene kadar. Selim, Selma'yı her şeyden çok seviyor ona çok değer veriyordu ve ondan bir çocuğu olmasını çok istiyordu. Selma ise evlilik dışı çocuk istemiyor, sırf çocuk için de Selim'in onunla evlenmesini istemiyordu. Selim, Selma'yı ikna etmek için uğraşıyordu...

Öte yandan Selma henüz küçükken onu terk edip giden babası karşına çıkıyordu. Tek varı yoğu annesini de yakın zamanda kaybedince sorunları üst üste karşısına çıkıyordu. Yani Selma sıkıntı bir dönem geçiriyordu ve bir de buna hamilelik eklenince hayatı daha beter bir hal almıştı. Selim bunca şeye rağmen Selma'nın yanındaydı.
Selma'nın babası hakkında bilmediği çok şey vardı. Babası tüm gerçeklerle geri döndüğünde bildiği çoğu şeyin doğru olmadığını da öğrenmiş oluyor.

PUAN


YAZARLA SÖYLEŞİ
1) Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl oldu da yazmaya başladınız?
Öncelikle merhaba. :) Sanırım en çok zorlandığım şeylerden biri kendimden bahsetmek. Çünkü bana bıraksalar görünmez olmayı yeğlerim. :) Yine de deneyeyim: Yirmi beş yaşında, elektrik elektronik mühendisliği mezunu, işsizlik furyasına katılmış, okumayla kafayı bozmuş biriyim. Bol teyzeli, kuzenli, kalabalık bir ailenin üyesiyim. Üniversite eğitimim için bir süreliğine Samsunlu olsam da doğma büyüme Ankaralıyım.
Yazmaya başlamam nasıl oldu?
Aslında bu soruya verebileceğim net bir yanıtım yok. İlk gençlik yıllarımda İpek Ongun’un Serra karakteriyle hayatıma giren günlük hevesim maalesef ki çok düzenli biri olmamamla çabuk sona erdi. Asla edindiğim günlüklerin son sayfalarını görmeyi başaramadım. Ama ara ara deneme tarzında ufak yazılar yazmaya devam ettim. Elbette hiçbiri türünün başarılı örnekleri değildi. :)
İlk ciddi yazma denemem üniversitede gerçekleşti. Kurgu yazmaya başladım ve yazdığım ilk taslak Beni Yarına Bırakma’dır. Tabii sonradan düzeltme ve eklemeleri oldu.

2) Blog açmaya nasıl karar verdiniz? Yamak'dan isminin sizin için anlamını merak ediyorum :)
Aslına bakarsanız blogger dünyasından pek de haberdar olarak giriştiğim bir macera değildi blog açmak. Üniversite yıllarımda etrafımda okuduğum kitapları tartışabileceğim pek kimse olmayınca ve kitaplar hakkında konuşmak zaruri bir ihtiyaca dönüşünce okuduklarımı yazacağım bir blog açtım.
Ve eğer bloga ufacık göz atma fırsatınız olduysa postların genelde sohbet eder gibi olduğuna dikkat etmişsinizdir. Yani tamamen gevezelik ediyorum. :)
Yamak’dan ismine gelince… Aslında tahmin edileceği gibi ‘Yamak’ kelimesinden geliyor. Ve bu nickin başlangıcı hikâye forumlarına dayanıyor. Yamak; çırak demek; ama ben bu nicki özellikle amatörlüğümü vurgulamak için seçtim. Yazmak o denli sonu olmayan, gelişmeye açık bir serüven ki amatör ruhumu hiç kaybetmemek adına mizahi bir tercihti bir nevi. Blog açarken de nickimden vazgeçemedim ve Yamak’dan oldu blogun ismi. :)

3) Hikâyenin kitap olacağını öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu?
Ah o süreci ne sen sor ne ben söyleyeyim :) Ki sanırım bu dönemde pek çok insanın da kafasını şişirdim çünkü acayip pimpirikli ve vesveseli bir insanım laf aramızda. Ama tüm o endişeme ve vesveseme rağmen kitap netleştiğinde tuhaf bir şekilde tepkisizdim. Sanırım uzunca bir süre inanamadım. :)

4) Şimdi gelelim Beni Yarına Bırakma'ya… Hikâyenin asıl ismi Can Kırıkları. Neden isim değişikliğine gittiniz?
Aslında bu hikâye daha evvel Bizim Hikayelerimiz ve Hayaller Mahsulleri isimli forumlarda yayınlanmaya başladı. İsmi bambaşka, upuzun bir şeydi. Daha sonra bir süre yazmaya ara verdim. Ve tekrar yayınlamaya başladığımda hikâyenin ismi benim açımdan netleşmişti: Can Kırıkları… Wattpad’de de bu isimle yayınladım. Ama basım aşamasında bu isimde başka kitapların ve müzik albümlerinin olduğunu fark ettik. İsim değişikliği mecburiydi; ama yeni isim konusunda benim hiç katkım olmadı desem yeridir. Çünkü yazdığım şey bende Can Kırıkları ismiyle bütünleşmişti. Umarım yeni ismi okuyucusu beğenir :)

5) Uzun zamandır farklı bir hikâye okumuyorduk. Daha doğrusu sürekli aynı hikâyeler sıkmaya başladı. Ama "Beni Yarına Bırakma" konu bakımından hem çok ilgi çekici hem çok farklı hem de çok hassas... Neden böyle bir konu tercih ettiniz?
Neden… Aslında çok uzun bir yanıtı yok bu sorunun. Kurgu kafamda ilk netleşmeye başladığında çevremde yaşanan bir olayın etkisiyle ‘İhanet’ ve ‘Aldatma’ kavramlarını sorgulamaya başlamıştım. Cidden çok bıçak sırtı ve hassas iki kavram bunlar. Ve tuhaftır bizler her daim bu olaya birinci kadın tarafından bakmaya, onun mağduriyetine hak vermeye hazır değer yargılarıyla yetiştiriliriz. Ben de tam bu noktada öyle bir ‘İkinci Kadın’ yaratayım ki okuyan kızamasın fikriyle yola çıktım. Ve Selma çıktı ortaya… Amacım onun arada kalışını, seçeneksizliğini ve nedenlerini okuyucuya verebilmekti. Ne kadar başarabildim bu okuyanın takdiri elbette.

6) Selma gerçekten baya çekti şimdi. Onunla beraber biz de o acıyı hissettik. İkinci kadın durumuna düşmek... Peki Burçin Hanım Selma'nın hislerini biz okuyucuya yansıtmakta o kadar başarılıydınız ki.. Bunu nasıl başardınız?
Bir önceki yanıtımda da belirttim, eğer bunu başarabilmişsem bu kitap için amaçladığım şeye ulaşabilmişim demektir. Yazarken şöyle bir durum var: Sadece ve sadece empati kurabilirim, elimde başka hiçbir materyal yok. Karakterin tüm özelliklerini, neler yaşadığını belirledikten sonra ‘Ne hissederdi?’ sorusuna yanıt arıyorum ve ortaya çıkana güvenmekten başka seçeneğim yok.

7) Selim nefret edilesi biri bence. Ne kadar hatalarını affettirmeye çalışsa da Selma'nın yoluna devam etmesine izin vermedi. Ben Selma'nın başına gelenlerin bütün sorumlusu olarak Selim'i görüyorum. Sizce de öyle değil mi?
Nette yayınlarken de yaklaşık olarak okuyanların hepsinden bu tepkiyi aldım. Garip bir biçimde Selim’i sevip, sempati besleyenler de oldu elbette; ama işin özü onlara hep şaşırmışımdır. Neden diye soracak olursan ben yazan kişi olarak Selim’e sempati beslemedim hiç. Ve bu yazdıklarımı okuyanların da Selim’i sevmemelerini yadırgamıyorum o yüzden. :)
Bu kitapta bana sorarsan tek bir esas karakter var, o da Selma. Selim tüm bencilliği, korkaklığı, kaçak dövüşmesiyle Selma’nın sınavı. Ve elbette geç gelen farkına varış ve telafi süreci Selim’i affedebilmek için kâfi değil. Çok gaddar bir yazarım laf aramızda :)
Diğer yandan Selma’yı aklamak da değil niyetim. Çünkü Selma da hataları olan bir karakter. Evet yaptıklarının nedenleri, niçinleri, bahaneleri var. Evet, o âşık bir kadın… Ama öte yandan asla net ve güçlü bir duruşu yok Selim’i hayatından çıkarmak için. Bunu deniyor belki ama arkasında sağlam bir şekilde duramıyor. Yani işin özü, bu kitapta tamamen masum bir karakter yok. Tıpkı hayat gibi, bizler gibi…

8) Empati kuruyorum da Selma'nın verdiği kararı verebilir miydim? Sanmıyorum. Selma nasıl karar verdi? Bekâr bir anne olmaya nasıl cesaret edebildi?
Aslına bakarsan Selma da bu kararı hemen veremedi. Zaten ilk bölümlerdeki karmaşasının sebebi de bu… Ama diğer yandan bir de geçmiş tecrübesi var ki, aynı kararı bir kez daha vermesi imkânsız… (Yalnız ben tıpkı blogda yaptığım gibi söyleşide de kendi kitabımla ilgili bolca spoiler veriyorum. :))

9)Selma ile Selim arasında 10 yaşın üzerinde bir fark var. Günümüzde çok sık yaş farkı olan aşk hikâyeleri okuyoruz. Peki sizin böyle bir fark tercih etmenizin sebebi nedir?
Benim için en büyük sebep şuydu: Selma malum Selim’le tanıştığında henüz yirmi bir yaşında gencecik bir kız. Ve ‘Asla Yapmam’ dediklerini yaptığı bir sürecin içinde buluyor kendini. Hem duygusal olarak hem de karakter açısından oturmuş ve baskın biri gerekliydi karşısına. O da yaş farkı olmadan pek mümkün görünmedi bana. 

10) Aylin kalp ben demeden edemeyeceğim. O kadar eğlenceli ve tarz bir karakter ki. Ba-Yıl-Dım. Aylin gibi bir karakteri hikâyenize katmanızın amacı nedir? :)
Aylin herkesin dost olarak hayatında isteyeceği bir karakter bana sorarsan. Hem dobra,hem dürüst, hem teklifsiz, hem samimi, hem de her koşulda sığınak ve destek. Bence bu kitabın olmazsa olmaz karakterlerinden biri kesinlikle oydu.

11) Aylin'in hikâyesini açıkçası merak ediyorum. Onun da kitabını okumamız gibi bir şansımız
olacak mı? :)
Bu soruyu politik bir şekilde geçiştireyim :) Umarım yazabilirim ve umarım olur. Esasında kurgusu net ama oturup yazılması lazım. Ve ben yazmak konusundaki tembelliğimi bildiğimden net bir tarih vermem mümkün değil.

12) Şu an başka bir kitap çalışmanız var mı?
Var evet. İlk kitabın dram oluşunun aksine bir çik-lit çalışmam var. Ve yine yazmakta olduğum başka bir dramım daha… Kafamda cirit atan kurguları saymıyorum :)

13) Son olarak Burçin Hanım okurlarınıza neler söylemek istersiniz?
Öncelikle bu keyifli söyleşi için sizlere teşekkür ederim. Tur süresince hepinizin yorumları ayrı ayrı çok kıymetliydi. Ben yazarak kendi ütopyamda yarattığım bir fanusu okuyucuyla paylaştım. Bundan sonrası onların inisiyatifinde gelişecek bir süreç.  İlk kitabım, ilk tecrübemdi… Elbette eksikleri var… Beğenip beğenmemek elbette o satırları okuyacak olanların takdirinde. Ben sadece her görüşü ve yorumu, merak ve heyecanla beklediğimi belirtmek istiyorum.

  • Share:

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

0 Yorum